ÇEKMECELER KAPI EDEBİYATI OKURLARLA BULUŞTU
Gerçekleri örneklendirerek anlatma metodu ile Çekmeceler, Kapı, Kitaplarının Yazarı Bengül Alkan, Samsun havasından nefes alıp güldeste hikayeleri bir inci edasında Nehir yayınlarından eser kazandırdı edebiyat dünyasına. Çekmeceler ve Kapı kitaplarını yazmazsak idi muhabbet eksik kalırdı. Oku ilk emir babında yola çıkarak okumak için yazmaya devam manasında yoluna devam eden tüm yazar şair takımlarına bu vesile ile selam olsun.
Gerçek Hayat Hikayelerini Öykü tadında yansıtmak 21. Yüzyıl Yazarlarına bir sorumluluk kadar kutsal vazife verilmiş bu anlamda öykülerini türkü tadında edebiat öyüleri ile süsleme sanatını kanefçe işler gibi yazan, kendi değimi ile Sarıp Sarmalayan Yazar Belgün Alkan, yazar takımında birinci manga erinden geri kalır bir yanı bulunmayan isbatı Çekmeceler ve Kapı kitapları günümüzde iki güldeste gibi kitapevlerinde rafları süslediği gibi insanların yüreklerini de muhabbet öyküleri ile donatıyor.
“ Yazdığınız öykülerle, beşerî ilişkileri duyumsayabilme, bunlar arasında ilişkiler kurabilme yeteneğini arttırmaktır. Gibi bir hedefiniz olayları irdeleyerek mi yazıyorsunuz…? “
Bengül Alkan;
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni yazarımız Dedesinin akşamları onu dizinin dibine alıp, saçlarını okşayarak uyuyana kadar anlattığı hikayelerde neler yoktu ki? Liseye geçince edebi eserlerle tanışmış, edebiyatın kendisine sığınak olduğunun farkına varmıştı. Ve bütün bunlar o yıllarda onu yazmaya da yöneltti. Çok okuyor, belki de okuduklarının da tesiri altında gizli gizli yazmaya çalışıyordu. Dünyası tamamıyla okumak ve yazmaktı. Lise sıralarında girdiği bu yol, tutkuya dönüşmüş, içinde inanılmaz bir istek oluşturmaya yetmişti bile. O yüzden edebiyat bölümünü tercih etmiş ve Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanmıştı. Üniversitede daha çok yazmaya başlamış ancak bir köşede saklayıp, zamanını bekler olmuştu. Şimdi ise vakti gelmiş ve “KAPI“ adını verdiği kitabında kapıları açmış ve okuruyla paylaşmaya karar vermiş.
Gerçek ya da tasarlanmış olayları ilgiyi çekecek bir biçimde anlatan, romandan kısa düz yazı türüdür öykü. Bireyin ve toplumun gelişmesini, çelişkileri, çatışmalarını kararlı biçimde sergileyen söz sanat türü...
Öyküler; kendi başına bir bütünsellik taşımalıdır. İçeriği, kurgusu, dili, anlatımıyla organik bir bağ içinde olan, yaşayan, yaşatılan. Estetik, imge, duygusallık, bireysellik. Zaman zaman bunalımları aksettiren, hissettiren ama bunalıma sokmayan. İleriye dönük gelecek kaygısı taşıyan, donanımlı olmalıdır. Taşıdığı kaygıyı dile getirip, düşünceye sevk etmelidir. Bugünün sorunlarıyla geleceğe bakan olmalı. Edindiği bilgi ve gözlemleri kendi süzgecinden geçirerek gelecek için kullanmalıdır. Konulara titizlikle yaklaşmalı, hümanist olmalıdır. Öteden beri konu edilenlere günümüz gerçekliğinde bakmalıdır. Uykuları kaçırmalı, düşünceye sevk etmelidir. İşte bu noktada genç yazarımız şunları
Sanat ve sanatçı için yazarımız: “Sanat; özgürlüğün ifade ve üretimidir. Sanatın derin anlamında yeni bir yaşam bulmak ya da yaratmak yatar. Var olanın değişikliğine özlem vardır. Yazılan; gerçek olandan kesitler taşıyarak düşünceye sevk eder insanı. Sanatçı; yaratıcı olmak zorundadır. Yazar; farkındalığı aşmış, şahıslara faydalı olan ve düşünen, düşündürendir. O nedenle roman ve öyküler yeni biçimler alarak kendisini yenilerken, sanatçının da bir değişim içinde olması gerekir. Sanat ve sanatçı; özgün ve halkın her kesimine hitap edebilmeli; kısacası halkın insanı olmalıdır. Öykülerimi hümanizmi baz alarak yazıyorum. Ayrıştırıcı değil birleştirici olmayı tercih ediyorum. Ayrıca öykülerde cinsiyet ayrımcılığı yapmıyorum. Onun yerine empati kavramıyla okurların dikkatini çekmeye çalışıyorum. Bir kadın yazar olarak erkek dünyasını da anlatmaktan geri kalmıyorum.“ sözleri yapıcı manıdarlık taşıyan cevaplandırdı.
Bengül Alkan; " Öykü yolunda kendi özel yasalarım var "
“Her sanatçı gibi benim de kendimi bağlayan, kendi özel yasalarım, yol haritam mevcut. Dünyayı, en azından yaşadığım toplumu sahiplenerek, dünyayı, insanları, olayları inceleyerek, gözlemleyerek tanımak, anlatmak ve gerçeğe yürümek isteği vazgeçilmezimdir. Kendi tasavvur ve gözlemlerim sonucu yazacaklarımın karşı taraftakilere geçeceği, kattığım; ruhsal enerji, metafor, ironilerle; düşünceye sevk etme isteğim daima ağır basacaktır. Böylelikle büyük bir iletişim kurarak okurla birbirimizi anlamayı, birlik olmayı ve en önemlisi ruhsal olarak doyuma ulaşmayı hedeflemişimdir. Karşılıklı anlayış olmadan insanın kendini ifade etme çabası boşunadır. Görevim; kendimce okurların önüne bir dünya sermek, o dünyaya inandırmak; yanlış ve gereksiz inançlardan, alışkanlıklardan kurtarmak çabasında olmaktır. İnsanları her acı veya hüzne hazırlayarak güzel olana yöneltme yeteneği kazandırmaktır. Yazdığım ve yazacağım öykülerle, beşerî ilişkileri duyumsayabilme, bunlar arasında ilişkiler kurabilme yeteneğini arttırmaktır. Sanat gıda verir, uyuyan ruhları uyandırır. Ruhsal heyecanlar verir ve en önemlisi düşünmeyi öğretir. Olayları irdeleyerek, yeniden üretmek için iç ve dış dünyayı cümlelerle, tasvirlerle yepyeni düşünce ufukları açmak ve vaktimizin anlamını simgeleştirmek hedefimdir. İnsanın kendisine, çevresindekilere; bu dünyada ne aradığımızı, neden yaşadığımızı, varlık sebebimizin ne olduğunu çeşitli varyasyonlarla dile getirmek, en azından bu soruları kendilerine sormalarına yardımcı olmaktır. Sorunların; öykülerimle dillendirilmesi, psikolojik travmaların azaltılması, çıkış noktalarının gösterilmesi açısından görev üstlenmiştir.“
Bengül Alkan; "Hayat bir alışveriş merkezidir"
“Hayat bir alışveriş merkezi gibidir. Alanı, vereni iletişim içindedir.Olup bitenlerin iyi gözlemlenmesi, bağ kurulması yaşama anlam katacaktır. Bilgi olmadan, o konu hakkında çokça araştırma yapmadan asla fikirler üretilemez. Okumak ve araştırmak bir yazarın vazgeçilmezi olmalıdır. Herkes kendi penceresinden bakar hayata, olup bitenlere. Şöyle veya böyle anlamlar yükler. Ve sonra kendi duygu ve düşüncesini dışa vurur. İşte o dışa vuruşlarda şayet; bilginiz, araştırmanız da varsa topluma olumlu katkılarda sunmuş olursunuz. Bilgi sahibi olmak, araştırmak, sonra da objektiflikle duygusal ve realite içinde hareket etmeye, cesareti de eklemek prensibim olmuştur.“
Bengül Alkan; " Sosyal İçerikli olayları öylüleştiriyorum"
“İşte bu cümleden; şahsen yaşadığım ve çevremde olup biteni gözlemleyerek edindiğim bilgiler çerçevesinde sosyal içerikli olayları öyküleştirerek, topluma mesajlarla katkı sağlamak amacıyla yazmaya başladım.Yapılan yorumlara da dayanarak ;öykülerimi felsefi, psikolojik, tasavvufi açıdan da besleyerek akıcı, sade bir anlatımla aktarmaktayım. Zaman zaman örf ve ananelerle kronikleşmiş alışkanlıklara her gün toplum vicdanını sızlatan kangren haline gelmiş olaylara, beşeriyetteki insan ilişkilerine öncelik vererek dikkat çekmeye çalışırken ; metafor, aforizma, hiciv, felsefe ve psikolojik atıflarla, yoğun betimlemelere yer vermeyi ihmal etmedim. Zaman zaman fantastik, masalsı, egzotik tarzdaki öykülerimde de topluma mesaj vermeyi görev edindim.“
Bengül Alkan; " İlk yazışta kalemin akışına bırakırım kendimi"
“İlk yazışta kalemin akışına bırakırım kendimi. Daha sonra bir mühlet bir köşede unuturum yazdıklarımı, bekletirim. Ardından tekrar bakıp son şeklini veririm. Yazdığım metne yabancılaşıp, acımasız bir eleştirmene dönüşebiliyorum. Yani yazılarımın en büyük eleştirmeni kendimim. Genellikle kurmaca metinleri öfke ya da tutku yoluyla ortaya çıkarılır. Beni de tetikleyen şey öfke olgusudur. Öfkelenmek yazmaya teşvik eder. Bir çeşit kalem yoluyla hırs alma gibi de düşünebiliriz."
Bengül Alkan; " Sanata kesin kurllar koymamak gerekir"
"Bazen, otantik olmak amacıyla bir akıl hastanesine düşebilir, bale gösterisinin perde arkasına girebilir, hapishaneye düşebilirsiniz. Yazarlar, hayatlarını sahilden topladıkları ile devam ettiren insanlara benzerler. Bu yüzden onlar, deniz üzerinde sahipsiz yüzüp duran küçük parçalardan haber verirler. Bir yazarı başarılı kılan şey, eserlerindeki karakterlerin insani boyutları ile o eseri okuyan değişik kültürel alt yapıya sahip okuyucular arasında bağ kurabilmesidir.
Sanata, kesin kurallar koymak çok kötüdür. İnsan, yaratma değerini yitirirse kendi de yaşamını sürdüremez, biter. Bunun için de tam bir birey özgürlüğü gereklidir. Her konu, her atmosfer yeni bir dil getirmelidir yazılarımda. Sözün büyüsü üstüne ben daha büyüleyici bir büyü tanımıyorum. İnsanın en büyük değeri yaratıcılığıdır. Bütün değerlerin erozyona uğraması, onun yaratıcılığın da tükenmesi demek değil midir? İnsan yaratır ve tekrar eder. Tekrar bile bir yaratımdır. Her insan, her an bir yaratma içindedir. Belki de yaratıcılığımızın kaynağını öyle pek de kolay bulamayız. Ama ulaşmaya çabalarken yolda birçok insan gizine rastlayabiliriz. Bir anlatı gerçek yaşamı değil imgelemsel ikinci dünyayı sunar. Her anlatı, yaşanılanı aktarma, bunları serüven içinde gösterme gibi özellikler taşısa da düş gerçek ikilemi içindeki anlatıcı, yaşam ve yaşamdan kalan izler bağlamında olaylar sunar. Bir başka deyişle yazar, kendi dünya görüşü, anlatıcı kimliği ve düşünce boyutu içinde bir olaylar dizisini okura sunar.
İyi bir edebiyat metninde hiçbir şey rastlantısal değildir. Uyku ile uyanıklık arasında yaşanan bir deneyime benzer yazmak. Bazen, hiç ummadığımız bir biçimde gelişir yaratma süreci. Ama öykü ya da roman yazıldıktan sonra ayrıntıların nasıl kullanıldığını her şeyin nasıl simetri kazandığını ve bir estetik yarattığını gözlemleyebiliriz.”
“Yolum engellerle dolu bir edebiyat maraton yoludur. Amacım öykü dalındaki az sayıda olan değerli yazarlarımız arasında yer bulmak, kalıcı olmaktır. Gencim, ancak bu yolda her gün gelişeceğime,
Bengül Alkan;"Fantastik öğelere yer verdiğim öykülerim var"
"Kimi yazarlar sadece iç dünyasından beslenmeyi tercih eder. Kimi yazarlar ise gözlemlemeyi.Ben elbette iç dünyamdan da faydanalıyorum. Çoğunluğunda ise gerçek yaşamdan faydalanmayı tercih ediyorum. Bana göre iyi bir yazar, gözlemleme ve empati yeteneği gelişmiş kişidir. Gerçekçi, dramatik, toplumsal sorunları dile getiren, bazen de ironik bir yolla eleştiriler yapan, egzotik, gizemli bazen de büyülü gerçeklik dediğimiz fantastik ögelere yer verdiğim öykülerim var.
“ Her sanatçı gibi sizinde kendini bağlayan, kendi özel yasaları, yol haritanız mevcuttur. Dünyayı, en azından yaşadığınız toplumu sahiplenerek, dünyayı, insanları, olayları inceleyerek, gözlemleyerek tanımak, anlatmak ve gerçeğe yürümek isteği vazgeçilmeziniz olarak değerlendirebilirmiyiz..? “
Bengül Alkan;"Sanatçı kendisini toplumdan soyutlayamaz "
"Sanatçı dediğimiz kişi kendisini toplumdan soyutlayarak bir fil dişi kulesinde yaşayamaz. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Herhangi bir duygusunun karşılığını ancak insanların arasına karışarak, tecrübe ederek bulabilir. O sebepten sanatçı, toplumdan asla uzak olmamalı ve hep üretmeli hep daha iyiyi daha güzeli ortaya çıkarmayı amaç edinmelidir.
“ Yazdığınız öykülerle, beşerî ilişkileri duyumsayabilme, bunlar arasında ilişkiler kurabilme yeteneğini arttırmaktır. Gibi bir hedefiniz olayları irdeleyerek mi yazıyorsunuz…? “
Bengül Alkan;"Kafede sokakta Otobüste Hikayeler ile örülüyoruz"
"Ben gözlem yapmayı seven bir yazarım. Ve benim gibi düşünen kalemlerin asla körelmeyeceğine hep işlek kalacağına inanıyorum. Çünkü yaşam dediğimiz hep bir hikâye barındırıyor içerisinde. Sokağa çıktığımız an, bir durakta, bir otobüsün içinde ya da bir kafede otururken her an hikâyelerle örülüyüz. Yazdığım ve yazmaya devam edeceğim öykülerimle topluma bir kapı aralamayı, farklı farklı yaşamlara göz gezdirmeyi ve duygudaşlık anlamında daha insancıl yaklaşımlar sergilenmesini sağlamak amacım olmuştur."
“ Kitap yazmak sizin yüreğinizdeki neleri değiştirdi. Veya neleri kazandırdı Eğitimci yazar olarak bu konuda neler söyleyeceksiniz..? “
Bengül Alkan;"Öykü Şiiri birbirine benzetirim.Okuyanın duygusu değişir"
"Öykülerimde olayların bir görünen kısmı bir de derin imgelerin ardına gizlenmiş ikinci bir katman kısmı vardır. Okuyucuyu düşünceye sevk etmek açısından ucu açık sonlara da yer vermişliğim oldu. 21. YY’ dayız ve okuyucuya her şeyi olduğu gibi verirsek nitelikli okur olma anlamında okuyucunun kendisini bulması açısından ne katkımız olabilir ki? Ayrıca her okuyucu aynı öyküden farklı farklı anlamlar çıkarabilir. Bu bakımdan ben öykü ile şiiri birbirine benzetirim. İkisini de okuyan her insanda bambaşka duygular uyandırır."
“ İlk yazmaya başladığınız anda kalemin akışına mı bırakırsınız kendinizi yoksa oya gibi işlermisiniz, öykülerinizi. Yazdığım metne yabancılaşıp, acımasız bir eleştirmene dönüşebilirmisiniz. Yani yazılarımın en büyük eleştirmeni kendiniz olurmusunuz..? “
Bengül Alkan; "İnsan okumadan yazsada duygu katamaz yazılarına"
"Küçük yaşlardan bu yana okumayı oldukça seven birisiyimdir. Zaten yazar olmanın ilk koşulu çok fazla okumaktan geçer. Okumadıktan sonra nitelikli ve kaliteli bir kalem olmak pek mümkün değildir. Edebiyata olan tutkum beni bu alanda eğitim almaya sevk etti. Edebiyat öğretmeni olmamın da katkısıyla Türkçenin kullanımına dikkat edip elimden geldiğince duru ve akıcı bir dil kullanmaya çalıştım."
“ Yolunuz engellerle dolu bir edebiyat maraton yoludur. Amacınız öykü dalındaki az sayıda olan değerli yazarlarımız arasında yer bulmak, kalıcı olmakmıdır. Yeni bir akım ve tarz üreteceğinize inancınız varmıdır..? “
Bengül Alkan;" Yazdıklarımın en büyük eleştirmeni kendim oldum "
"Evet, yazdıklarımın en büyük eleştirmeni kendim olmuşumdur her zaman. Diğer türlü insanın kendisini geliştirmesi mümkün değildir. Yazdıklarımı çok sevip onlara aşık olursam asıl tehlike orada başlar. En iyiye ulaşma açısından metinden uzaklaşmalı ve acımasız bir eleştirmene dönüşmelidir yazar. İyi bir okur olmamın da getirisi vardır burada. Kendi yazdıklarıma da bir okur gözüyle bakabiliyorum.
Yaşım henüz çok genç. Amacım Türk Edebiyatının usta kalemlerinin arasında yer almaktır. Yazmaktan asla vazgeçmemek hep yazmak... Edebiyatımızda büyük bir boşluğu öykücülük anlamında dolduracağıma inancım tamdır."
Usta bir yazarın geleceğe doğrulması inancı dil adına güven vericidir. Öykülerde nesnelliğin yanında öznel yaklaşımlar da vardır. Bazı kitaplar bir solukta okunur. Dil yaklaşım okuyucuyu çeker. Yazarımızın “ÇEKMECELER” adlı kitabı bu türden. Damaklarınızda güzel Türkçenin tadı ve olayların izi kalacak. Yeni Türk Edebiyatı alanında kürek çeken yazarımız; otantik, fantastik, egzotik, psikolojik, felsefik, mizahi, hicivsel ve sosyal içerikli günümüz konularını iyi bir gözlemci olarak metafor ve ironilerle olağanüstü diyaloglarla akıcı, sade ve duru Türkçemizle anlaşılır ve etkileyici mesajlarla donatmaktadır. İmgelerine sanatsal ve ince bir zeka ile yer vermekte olduğu gözlemlenmektedir.
Kitabı okudukça bambaşka alemlere yolculuk edecek kendinizi olayların içerisinde bulabileceğiniz bir edebiyat denizi olduğuna şahit olduk okudukça. Edebiyatımızın engin denizinde yüzmeye başlayan genç yazarımız kulaçlarını daha da hızlanarak atacaktır. Ve vakti geldiğinde edebiyat dünyasında aranılan ve hak eden bir öykücü olarak yerini Edebiyat deryasında alacaktır.
Öyküleriyle adım atan Bengül Alkan edebiyatımıza yeni bir umuttur. Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni/Medyacı yazarımızın dildeki özgünlüğü, öykü dünyasına ustalıkla girişinin ilk belirtisidir. Kullanılan dil inceliği yazın kurgusuyla geleceğin varsıllığı içinde yer alacaktır. Yazarın öykülerinde dil harmanında kelimelerin cümleye dönüştüğü görülür. Öykü dili sağlam, olgular ustalıkla işlenmiş Türkçe’nin duru sular gibi tepelerden aşağılara köprüler kurup aktığı, dilimizin kirletilmekte olduğu şu günlerde serin bir esinti olarak duyguları sarması umutları pekiştirmektedir.
ADANA (UHA) - REMZİ YILDIRIM